Hayat Müziği Öyküsü… Kısa hikayeler, çocuk hikayeleri, en güzel hikayeler… Sizler için Edebiyat Çocuk ekibi olarak Ufuk Açan Öyküler kitabında en çok beğenilen hikayelerden olan Hayat Müziği hikayesini derledik.
Hayat Müziği Öyküsü-Ufuk Açan Öyküler
Piyano çalma konusunda ilerlemesi ve piyanoyu daha çok sevmesi için oğlunu ünlü bir piyanistin konserine götüren anne; herkes yerini aldığında, dinleyenler arasında bir arkadaşını görmüş. Onunla konuşmak için koridorda yürümeye başlamış. Annesinin yokluğunu fırsat bilen oğlu ise etrafı kolaçan etmek üzere ayağa kalkıp gezinmeye başlamış. Gezinirken üzerinde; “Girilmez!” yazan bir kapının önüne gelmiş. Bu sırada konser başlamak üzere olduğundan salonun ışıkları söndürülmüş. Anne, konser başlamadan evvel hemen yerine dönmek üzere koltuğuna yönelmiş; fakat oğlunu bıraktığı yerde görememiş.
Tam da o anda perdeler açılmış ve ışıklar ünlü piyanistin muhteşem piyanosuna odaklanmış. Işıklar yalnızca piyanoyu değil; aynı zamanda bizim küçük afacanı aydınlatıyormuş. Anne gözlerine inanamamış. Bizim küçük afacan merakına engel olamayıp girilmemesi gereken kapıdan girmiş ve tam da sahneye açılan o kapının ardındaki mükemmel piyanoyu görünce kendine engel olamamış; piyanonun başına oturuvermiş. Bir de üstüne; “Mini mini bir kuş donmuştu…” şarkısını çalmaya başlamış. Anlayacağınız ünlü piyanistin konseri bizim küçük afacanın şarkısıyla başlamış. Perdeler açılınca ünlü piyanist sahneye çıkmış ve bizim miniğin kulağına fısıldamış; “Durma, çalmaya devam et.”
Çocuk bir süre çaldıktan sonra piyanist eğilip sol eliyle kalın perdeden şarkıya katılmış. Bir de sağ eliyle ‘mini mini bir kuş’a piyanodan hızlı bir ritim eklemiş. Usta ile minik çırak belki de skandala dönüşebilecek bu olayı dinleyenler için sürpriz dolu ve çok keyifli bir hale dönüştürmüşler. Öyle ki; dinleyenler zevkten dört köşe olmuş.
Anne, ne yapacağını bilmez halde baştaki endişesini usta piyanistin tavırlarıyla gurura dönüştürmüş dönüştürmesine; ama eve döndüklerinde edecek iki çift lafı varmış. Oğlunun iki yanağından da kocaman öptükten sonra:
“Benim afacan oğlum! Hayat da aynen senin sahnedeki halin gibi… Bazen elinden gelenin en iyisini yaparsın; ama ortaya çıkan sonuç her zaman mükemmel olmaz. Senin müziğin piyanist amcanın yardımıyla mükemmel bir müziğe dönüştü. Ama piyanist, sana öyle davranmayabilirdi; bunun için şükretmelisin!”
Her zaman bu minik afacan gibi şanslı olmayabiliriz; ama biz yine de müziğimizi çalmaya ve asıl Sanatkâr’ın şefkatine sığınmaya devam edelim.
Ufuk Açan Öyküler isimli kitabı satın almak için tıklayınız.